Yüzünü hatırladıkça ölesim geliyor

Her sabah kalktığım da aklıma geliyorsun. Ve ben her sabah seni göndermek için her şeyi yapıyorum… Gitmiyorsun…

Üstelik her şey yeni başlıyor. Çok yalnızım. Şu içimdeki sızı bitse mutlu olacak mıyım? Bütün heyecanlar kaybolsa, bütün bu görüntüler eskiyip yıpransa iyi olacak mıyım ben?

Hayat işte… Mutlu bir şekilde yaşayıp gülerken kendinizi birden bire yıkıntıların arasında buluveriyorsunuz.

Bu dünya üzerinde sağlam sandığımız hiçbir şey yok mu? Kimse elimizden sıkı sıkıya tutamaz mı? Hiç kimse içinizdeki acıyı tam olarak anlayamaz mı?

Belki ben de kabahat. Bu dünyanın içine tam olarak giremedim ben. Birileri içime girdi hep, birinin içine giremedim ben. Yine geçip gittik birbirimizin içinden yeniden.

Herkes mutluluğu arıyor dağların arkasında, maceraların sonunda. Ben buldum, biliyorum, görüyorum alamıyorum işte… Bir sürü insan mutlu olmak için görmediği şeylerin hayalini kuruyor. Ben yıllarca kurmak istediğim hayatın içinde bana düşen yeri alamıyorum. Hep yanlış yerde duruyorum.

Ilık sakin bir yaz günü, çarşaf gibi denizin üzerinde, yelkenliyle süzülürcesine yaşanan bir hayat isterdim. Her an yavaş, yavaş renk değiştiren kırmızı gökyüzüne bakmanın belki de her şeyden daha güzel olduğunu düşünen insanlardan biri olmak isterdim. Ayrılınca unutan, ağlayınca boşalan, hayatı bir oyun gibi kabul eden, oynayabilen biri olmak isterdim. Huzur içinde… İniş çıkışlardan, çarpıntılardan, beklentilerden ve hayal kırıklıklarından, korkulardan, insanın uykularını kaçıran endişeden uzak, korunmuş, tehlikelere atılmamış bir hayat isterdim. Ama bebeğim hiçbir şeyi ben seçmedim. Ayrılığı da…

Her şey üst üste geldi işte. Benim gibi insanların çok düşmanı olur. Emir almaya alışık olmayanlardanım, söylenen sözleri yutmayanlardan, kalabalığın içinde kaybolup gitmeye alışık olmayanlardanım. Bir şeyler yapmaktan, bir şeyler yaratmaktan çok kendileri için çalışan, kendi aralarındaki oyunlarla uğraşan ve bunun için her türlü şeyi yapan, pek çok şeyi göze alan insanların gazabına uğradım hep.

Tekrar her şey yeniden başlayabilir mi? Bu hayat denen oyunun bir kerelik olması ve bütün acemiliğimize rağmen bir şans daha verilmemesi, ne büyük bir haksızlık değil mi?

Karşımıza çıkan her yol ayrımında bir seçim yapmak, birinden vazgeçmek, birilerinden ayrılmak, ötekini seçersek ne olacağını bilemeden, sağa gitmemiz gerekirken sola gidivermek böylesine basit, sıradan seçimlerle bütün hayatımızı belirlememiz ne kadar saçma değil mi? Hayat bu öyle mi?

Neden iç sıkıntılarımı, üzüntülerimi, içimdeki bu bıçakları çıkarıp, duşun altında yıkanır gibi temizlenemiyorum. Neden içimden hep ağlamak geliyor… Kendimi tutmak istediğim halde neden tutamıyorum. İçimde bir deniz mi birikmiş acaba bitmiyor. Hep seni özleyerek böyle yaşayabilecek miyim? Yüzünü hatırladıkça ölesim geliyor…

Şimdi sen mışıl mışıl uyurken ben neden nöbetlerdeyim. Nasıl oluyor da sana normal doğal da bana işkenceler..? Hani birisi daha çok sever ya bizimkisi o misal mi?

.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu
error: Content is protected !!