Son susuşum

Yangın yeri gözlerinden düşen kıvılcımlarla tutuştu yüreğim
Önce ağlayan,sonra çığlık çığlık “susan” bir ben çıktı karşına
Ellerimde titrek harfler dolanıyor
Parmak uçlarım buz kesmiş

Nefesim öyle yetersiz ki; ısıtamıyorum ellerimi
Yüzümde geceden kalma gözyaşlarımın izleri geziniyor
Her biri derin bir boşluk oluşturmuş
Ellerimi üzerinde gezindirirken parmaklarım kanamaya başlıyor

Her yanı kan kokusu sarıyor sevgili

Aşkım kan ağlıyor
Ben kan susuyorum
Sen kan sunuyorsun

Ceplerimde dilime yakışmayan biz kadar “susuşlar”
Kimse bilmez ama paylaşılacak kadar bütünleşmemiş bir aşkın
“susuşlarıydı” bunlar seni “susuşum”

Her an senleşerek geçti bu günler
Dilime dolanmış tek bir cümle gibiydin
Gerisini getiremediğim,ağzıma tıkanıp kalan bir cümle
Duymak isteyen çoktu seni ve bilmek isteyen çoktu içimi
Fakat,ben “sustum” kimse duyamadı seni ve sen yoktun kimse bilemedi beni

Birbirimizi tutsak ettik yokluğumuza
Ben sensizlikle paylaştım seni,sen bensizliğin tadına bile varamadan
“sustun” beni…

Bu nasıl bir zıtlık sevgili
Ve ben böylesi nasıl sevebildim seni
Bir ses uyanıyor semadan..
Çığırından çıkmış yokluğuna isyan edercesine haykırıyor
Bomboş bir hayatın ucunda..
Sıyrık düşüncelerle sana sesleniyorum..
Ellerimde karanlık,faili meçhul seni sevmelerin ipuçları geziniyor…
Ben demeye kalmadan her yanımı sensizlik sarıyor..
Geceyi büyüten o “suskun” bakışından sabahın son demine sığınıyorum..

Üşüyorum..SuSuYoRum..

Bir yorgan deyip üzerime örttüğün demli gözlerin ısıtmıyor;
daha çok titretiyor bedenimi..
Kan revanım bu diyarda sevgili

Her dem hüzün
Her dem sensizlik

Alışılmış bir ben değil çevremde dolanan..
Leyla diyorlar,garip diyorlar,”suskun” diyorlar artık bana..
Ah bal tadındaki bu sevda!..
Bir bilinmezin gözlerinden sızan ışık, yollarımı aydınlatır şimdilerde..

Aşkın varlığımı perişan edip yokluklara gömerken
O elleriyle gülücükler çizmeye çalışıyor yorgun suretime
Ceset ceset üzerimizden ne kadar aşk geçse de
Yılmadan,”susuşların” “suskunluğa” boyandığı an için
Birlikte savaşıyoruz sensizlikle

Ne göründüğüm kadar kelimelere sahibim bu satırlarda
Ne de kelimelerim benden kalan tek şey sana..
Yaşam belirtilerim azalıyor her geçen gün
Simam daha çok ölü soğukluğunu andırıyor
Anlaşılası güç durumlarda kendime yetemiyorum
An geliyor hep “susuyorum”
An gelmiyor an´sız kalıp yok oluyorum..

Hamallığını yaptığım acıların ardı arkası kesilmiyor
Ayaklarım kelepçesine takılıp düşerken
Yüklendiğim o ardı arkası olmayan acılar üzerime kapanıyor
Kapı gıcırtılarıyla uyanıyor her “susuşum”

Sevgilinin unut beni demesinden yıkılıyor duvarlarım…

Bencilce bir seviş..
Çıkıntılarla dolu bir hayat..

Ne çok geç kalmışlığımı düşünüyorum sonra
Çağımın en geride kalmış kimliğini ben taşıyorum
Yine aşkımı yağmalıyorlar sevgili
Gel !

Kurtar seni yaban ellerden,içimdesin nasılsa diyemiyorum bak!..
Kopartıyorlar seni;dikenli ellerinin yüreğimi kanattığını umursamadan..
Kurşuni renklere boyuyor zaman senliğimi
Mermiler yağıyor üzerime yalnızlıktan yapılma..
Ah yar!

Böylesi kırıcı olmak zorunda mı gözlerin?
Devleşen sancılarımı çoğaltma ne olur!
Suretimde garip ifadeler geziniyor…
İçimde çoğalan yaraLara derman bulamıyorum…

Yorgunum…

Ruhumu “sumturuyorum”…

Zayıflığımın son belirtileri;göz çukurlarıma dolan gözyaşlarım boğuyor
çirkin suretimi..
Sakat ayaklarım yüzüme gölgeler çiziyor
Yüzü koyu gizlenmiş yalnızlığımla baş başa kalmak istiyorum olmuyor…

“Annemin” nefes alamayışının korkusu sarıyor gecelerimi..
Bir anda zindan oluyor tüm geçmişim..
Parmak aralarından sızan ışıklayüzsüzlüğümü nurlandırıyorum…
Duvarlar hep kan öksürüyor üzerime

Siması bozuk ve ölmekten yorgun düşmüş cesetler geçiyor üstümden..

Sağımda,solumda hesap soracak münker ve nekir duruyor
Ne yana dönsem suretime bir ah çarpıyor..
Bu “susuşların” içsiz ve duygusuz söylemleri çenemi yoruyor..
Yanı üzere yatan bir beynin içinden dökülebilecek tüm suçlar dökülüyor

Suçları herkes görmezden gelirken yastığım beynimi suçüstü yakalıyor…
Gözyaşlarımı alnıma akıtan bir acının yarasına gözlerini bastırıyorum…
Gözlerin içime değdikçe yaramın kabuğu kalkıyor ve en “sus” biçimde
kanamaya başlıyor..
Nerde soluk bir bez parçası bulsam etrafına engel diye sarıyorum..

Ama gözlerin..
Durmadan yaramı depreştirme derdinde
Beklenmedik zaman-sız anlarda çıkıyorlar karşıma
Bakmakla görmek arasındaki farkı tek senin gözlerinden anlıyorum…

Böylesi iç yakışların kıvılcımıydı gözlerin
Aşk katili,içimin canına okuyan “suskunluğumun” adıydı gözlerin..
Kelimeler düğümleşti yine sevgili
Garip şekiller dönüp dolaşıyor sularımda

Gökyüzü ağıdıma ortak olma derdine düşüyor
Maviliğini kirleten duman yüklü kentime lanet edercesine…
Misafirperver topraklarım da gözyaşlarını kabul gününde
Soluksuz,hiç durmadan çatlamış dudaklarıyla içiyor gelen geçeni…

Feryat figan ağlıyoruz birlikte..

Sonra ruhuma şu anlık cemreler düşüreni arıyor ellerim
Kulaklarımda bir bayram havası ama içim “sus”
Ve ne “sussam” bilinmezim bana lanet ediyor sanki
Sensizlikteki iç çekişlerimi “yalnız” o dinliyor
İstemiyorum bu kadar içimin acılığını hissetmesini…
Sessiz sessiz yüzümden dökülen damlaları elimin tersiyle siliyorum
ki;düştüklerinde seslerini duyup “bu can çekişen de neydi” demesin…

Dinliyorum her dediğini ama,yine “susuyorum”
An geliyor kendi acısını tekbirler getirerek kurban veriyor
Ne sorulsa aşktan yana bilmezliğini öne sürerek kalbini örtbas ediyor
Israrcı hareketlerime göz yumup bana benden de çok katlanıyor

Ah bal tadındaki sevda!
İçimi dışımı tuttun!
Kendimde geçtim seni sevdikçe
Anlayamadım ben senin acılığını
Öyle doyumsuz,öyle tatlıydın ki!
Meğer tutan bir balmışsın
Düştükçe içime yok oldum kendimde
Bırakmadın beni bana
Halsiz,mecalsiz kaldım bir başıma
Damarlarıma düşüşünle öyle bağlanmışım ki sana vazgeçemedim

Acıttın
Kanattın
Susturdun

Ama öyle tuttun ki beni kopamadım bir daha..
Şimdi keskin bir mevsim dönüşümü yaşıyor bedenim…
Bir yanım sonbaharda kalmış,bir yanımsa hep kış…
Bak içimde yeni yangınlar büyütse deduygularım hep soğuk,hep karakış…

Yok sevgili yok
Bu aciz beden dayanmaz daha
Kafama yerleşen bu dayanılmaz sancılar sonumu hazırlamakta..
Belki bu sözleri bir yazının uydurulmuş satırları gibi okuyorsun..
Ama öyle değil sevgili

Ne yazdıysam bunların hepsi aşkının bedeli..
Değer mi dediklerine bir cevap bu da belki

Benim sana olan sevdam;
Senin için basit,
Herkes için değerli,
Benim içinse; seni en az bu kadar sevdiğimin çaresizliğiydi

.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu
error: Content is protected !!