Sana Hiç Anlatmadıklarım

Seni ne zaman kaybetmeye başladım veya neler oldu hiç bilmiyorum. Tek hissettiğim senin yokluğun ve sonucundaki bu duygu karmaşası.

Belki seni kaybetmiş olmak değil bu, hislerimin hala anlamaya ve çözmeye çalıştığım nedenler yüzünden değişmesi… ateşin saniyeler içinde nasıl buza dönüşebildiğini ben bile anlamıyorum.

Neden bahsettiğimi biliyorsun değil mi? Birini kaybettiğinde veya bağlarını kopardığında, içinde katlanması güç bir boşluk hissedersin. İşte bu bana seninle oldu…

Yapacak o kadar çok şey kaldı ki, sana söyleyeceğim ne çok şey var daha… ama sen tam karşımda olduğunda boğazımda bir şeyler düğümleniyor ve sana söyleyemiyorum. Seni hayal kırıklığına uğrattım. Hayatımı seninkine katarak birlikte yola çıkma sözümü tutamadım.

Gerçek şu ki yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum. Yaptığımız, söylediğimiz veya hissettiğimiz hiçbir şeyden. Seninle çok özel anlarım oldu, olağanüstü şeyler hissettim ve birlikte tekrarlanamayacak şeyler yaptık.

Beni hiç kimse senin kadar içten ve senin gibi şefkatle sevmedi. Bana kimse aşkın en az bulunduğu kadar inşa edildiğini, önemli olan şeyin ona teslim olmak olduğunu, gerçeklere boyun eğmek ve onlara kendini kaptırmak olduğunu öğretmedi. Veya fırsatların sadece onları aradığımız zaman ortaya çıktıklarını da.

Yanımda kaldığın için, bana öğrettiğin her şey için, birlikte öğrenip birlikte keşfettiğimiz her şey için sana teşekkür etmek istiyorum.

Çünkü bir şeyden eminim: beni daha iyi bir insan yaptın. Senin sayende kendimi tanımaya başladım ve kendime yeni yollarla bağlandım. Bunun değeri paha biçilemez.

Sana hiç anlatmadığım şeyler aslında kelimelerle ifade edemediklerim. Derinden hissettiğim duygularım, aşkım, sevgim ve o nostalji.

Seni hatırlayacağım ve sana daha önce hiç anlatmadığım, ama senin muhtemelen zaten bildiğin şeyleri anlatacağım.

Seni tanıdığım için minnettar hissetmediğim hiçbir gün olmadı. Çünkü artık aynı olmasak da, sen tanıdığım en önemli insansın, en samimi ve en özgün olan. Bunu gözlerinde görebiliyorum.

Sen ve ben birlikte gizli yollardan yürüdük, çok seyahat edilmiş yollarda gezdik, ama biz aslında duygularımızla ve duygularımız için yürüdük. Aşkın bir duygudan çok daha fazlası olduğunu, anlaşılması zor bir şeye dönüşebileceğini öğrendik. Bu duygu bir iç patlama olarak hissedilebilir, hiçbir şey söylemeden seninle nasıl konuşacağını ve gözüne nasıl bakacağını bilen o insanın özünü keşfetmeye yardımcı olabilir.

Biz hep aynı dili konuştuk, ben daha sonra anlamamaya başlayıncaya kadar. Bunun için üzgünüm. Ayrıca sana, her kimsen o olmaya devam etmen gerektiğini söylemek istiyorum, başından ayak ucuna kadar sana özel olan bu yalınlık ve saflıkla sevmeye devam et. Sana hep burada olacağımı söylemek istiyorum, söz veriyorum, sen ve duygularım buna müsaade ettiği sürece. Seni unutmayı aklımdan bile geçiremem. Sen benim bir parçamsın. Hikayemin, hayatımın ve canımın bir parçası.

İçimde senden bir parça var ve sanırım sende de benden bir parça olmalı.

Belki artık aynı yolda yürümüyoruz, ama aramızdaki her şey çok sağlıklı ve çok gerçekti, çok dürüstçe ve çok iyiydi, benim hayatımda her zaman çok özel olacaksın. Dönüm noktamsın.

Ve bu bir veda mektubu olmasına rağmen, ben öyle görmüyorum, çünkü öyle olmasını istemiyorum. Sana elveda demenin imkansız olduğunu düşünüyorum. Sen her zaman olacaksın, burada, bir çok şekilde benim parçam olarak, çünkü biri hayatına girdiğinde her şeye rağmen onu silmek mümkün değildir.

Bana verdiğin onca sevgiyi silmek imkansız. Bu mektuba yazılan onca sevgiyi silmek imkansız.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu
error: Content is protected !!